GALLİLER BURASI SİZİN YERİNİZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» Boğa
Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı EmptyCuma 9 Ocak 2009 - 20:19 tarafından clementine

» ....
Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı EmptyPaz 23 Kas. 2008 - 20:37 tarafından karakol

» Tuvalet Konuşmaları
Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı EmptyPaz 16 Kas. 2008 - 15:35 tarafından aligazian

» Cehennem Sloganları
Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı EmptyC.tesi 15 Kas. 2008 - 23:21 tarafından aligazian

» Karınca
Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı EmptyPtsi 10 Kas. 2008 - 20:58 tarafından aligazian

» PES 2009
Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı EmptyPaz 9 Kas. 2008 - 15:49 tarafından aligazian

» Atmosferde süper sera gazı
Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı EmptyC.tesi 8 Kas. 2008 - 16:25 tarafından dahidebullu

» HIV virüsü tek bir hücrede bile hayatta kalabiliyor
Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı EmptyC.tesi 8 Kas. 2008 - 16:23 tarafından dahidebullu

» Küresel ısınmayı durduran kaya
Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı EmptyC.tesi 8 Kas. 2008 - 16:21 tarafından dahidebullu

Mayıs 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim

Kimler hatta?
Toplam 16 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 16 Misafir

Yok

[ Bütün listeye bak ]


Sitede bugüne kadar en çok 219 kişi Paz 30 Tem. 2017 - 2:49 tarihinde online oldu.

Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı

Aşağa gitmek

Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı Empty Mevlana'nın İnsan Anlaşıyı

Mesaj tarafından mehmetgazi Ptsi 4 Ağus. 2008 - 0:27

MEVLANA’NIN İNSAN ANLAYIŞI

Geçmişten günümüze kadar filozoflar insan hakkında çeşitli sözler ve görüşler belirtmişlerdir. Hatta bütün filozoflar insanı felsefelerinde konu etmiştir. Neden etmesin ki? Felsefenin konusu da zaten insan değil midir? Bu yoldan çıkarak bazı filozofların insan hakkındaki görüşlerine kısaca bir göz atmak gerekir.

İnsanı ilk defa konu alan sofistlerdir. Ondan önceki filozoflar insanla ilgilenmişse de fazla üzerinde durmayıp doğaya yönelmişlerdir. Fakat sofistler söz sanatını kullandıkları için insanlarla daha çok iç içe olmuşlardır. Konuşmalarıyla insanları etkilemek istedikleri için insanların psikolojik yönlerine eğilip, onların duygularını, düşüncelerini bakış açılarını öğrenmeye çalışmışlardır. Daha sonra filozoflar insan hakkında değişik tanımlar yapar. Örneğin:
Platon “İnsan iki ayaklı tüysüz bir hayvandır.”
Sokrates: “İnsanın kendini bilme ilkesi” olarak tanımlamıştır.
Aristo: “Düşünen hayvan” ve “Toplum kuran canlı” diye tanımla-
mıştır.
Nietzsche "Hayaları olmasaydı Tanrı derdim"demiştir.
Batı dünyasında ki insan tanımları hep hayvanlarla bağlanarak yapılmıştır. Onlar insanın hayvanlarla benzer yanı olduğunu ve farkın sadece akla sahip olup, düşünmesi olduğunu belirtmişlerdir. Yani onlarda insanın değeri çok önemli olmamıştır. Tabi bu filozoflarımız insanın fiziki olarak tanımını vermiştir. Türk İslam dünyasında ise filozoflarımız şöyle tanımlamıştır:
İbn Haldun: “İnsan geleneklerin ve alışkanlıklarının çoğudur, tabiatının ve mizacının değil”
İbn Sina: İnsanın tanımına düalist bir yaklaşımla bakar.
İslam filozoflarımızın tanımlarına baktığımızda Batı dünyasının tanımlarından farklıdır.Burada ise insana daha çok önem verilmiştir. Bu önemde yaratıcının yarattığı en mükemmel varlık olduğu içindir. Batı dünyası fiziki olarak ele alırken, İslam dünyası insanı akıl, ruh ve nefis olarak tanımlar.Görüldüğü gibi tanımlar farklı farklıdır.
Mevlana ise insanı İslam filozofları gibi tanımlar. Onun felsefesinde merkezde birey vardır. ”Ona göre, Tanrı ses ve söz olarak insanda belirmiştir.İnsan kendisindeki Tanrı sırrına aşkla erişir ve bilgi sahibi olur.”

Ve insanı hem aşık hem de maşuk olarak görür.Yani hem seven hem de sevilendir. Onu diğer canlılardan üstün tutar. Çünkü insanı Allah yaratırken ona kendi ruhundan üflemiştir ve insan Allah’tan bir eser taşır.Bu yüzden o kesinlikle insanlar arasında ayrım yapmaz, ister dinsiz, ister ahmak, isterse fakir veya zengin olsun… Onun yanında herkes birdir. Allah herkesi ayrım yapmadan yaratmıştır. İnsanlardan da asla şikayet etmemiştir. Kim ki şikayet ederse ona göre Allah’ isyan etmiş ve yarattığı en yüce varlığı inkar etmiş oluyordu. Çünkü onun gayesi insandı, insanları hidayete ulaştırmak ve ebedi mutluluğuna vesile olmaktı. İşte bunu da Kuran, sünnet ve peygamberimizin izinden giderek gerçekleştirmişti.
O çok alçakgönüllü bir insandı.Çevresinde sultanlar, birçok alim, zengin, soylu kişiler olmasına rağmen o hep fakirlerle, kimsesizlerle, yardıma muhtaç insanlarla vakit geçirirdi. Uygunsuz konuşmalara katılmaz, çok zorlandığı durumlarda da yumuşak bir şekilde konuşmak istemediğini belirtirdi. Mevlana, cariyelere, hizmetkarlara karşı tavırlarında ve anlayışında da güzel ahlaklıdır. Suçlu-ları hor görmez, hep affederdi.Çünkü insanların kötülük yapmasını onların bilgisiz olmasına bağlardı. Mesnevi’de bu konuda şunları söylemiştir: ”Kişiler kendi ayıplarını önceden görseydi, kendini düzeltmekten nasıl uzak olurdu?” “Kendi ayıbını gören cana ne mutlu!Ayıp söyleyen, ayıbı kendine satın alır.”

Çocuklara karşı merhametli ve şevkatliydi. Onlara kızmaz ve onları incitmezdi. Barışcıl ve birleştirici yönü vardı. İnsanlara helal lokmayı tavsiye ederdi. Peygamberimizin “Gücün varsa istemekten sakın” sözü doğrultusunda çevresindeki insanlara dilenmeyi yasaklamıştır. Ellerinden geldiğince alın teri ile kazançlarını sağlamalarını tavsiye eder.
İnsanları iyi ve kötü ayrımı yapmamıştır ama insanın kötü yanın-
dan da bahsetmiştir. “Deri ilaçla bela çeker; Taif derisi gibi hoş olur. Yoksa ona acı ve keskin ilaç sürülmeseydi, kokardı; nahoş ve pis kokulu olurdu. İnsanı tabaklanma-
mış, rutubetlerden çirkinleşmiş ve ağırlaşmış deri bil.”

Görüldüğü gibi Mevlana burada insanın kendisinin belaya yatkın olduğunu belirtmiş ve eğer insanlar acı ve kötülükten kurtulmayı yani iyiyi istemeseydi insanın çok çirkin bir varlık olacağı-
nı Mesnevi’sinde belirtmiştir.
Ona göre “İnsanı sevmek Tanrı’yı sevmektir sözleriyle varlığın özünü, mutlak güzellik ve iyiliği tüm yaratılmışlar içinde sade insanın sezebileceğini
belirtir. Madem ki evren Tanrı’nın kudretinin ortaya çıktığı alandır, hayattaki her şey Tanrı adına sevilir ve korunur. Evrendeki düzen ve yasa bize, kendimizde bulmamız gereken uyum ve ölçü için de bir örnek oluşturur. Madem ki insan varlıkların en şereflisidir, insanlar arasındaki sevgi dostluk bağı ve yardımlaşma ahlakın özüdür ve ibadet özelliği taşır.”

Buradan da anlaşıldığı gibi Mevlana tam bir güzel ahlak abide-
sidir. Onun gibi düşünen diğer filozofumuz olan Yunus Emre’de insanların Tanrı sevgisi ile bir birlik oluşturulabileceğini düşünmüştür. Ve der ki “Yardanı sevdik yaradandan ötürü.” Yaradanına duyduğu aşkı da şöyle dile getirir:
“ Ben yürürem yane yane
Aşk boyadı beni kane
Ne akılem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi…”
İnsanların kardeşlik hoşgörü ve sevgi içinde olmaları konusunda Yunus Emre şöyle der:
“ Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Kamu alem birdir bize…”


Sonuç olarak Mevlana tasavvuf yolunu seçip onu en güzel şekilde yaşayıp, insanlara da yaşatmaya çalışmıştır. İlahi aşka önem verip onu yüceltmiştir. Varlığın bilgisini elde etmek için akıla başvurmamıştır. Ancak ve ancak aşkla elde edileceğini savunmuştur. Ve bu dünyada insanın gayesi Allah’a ulaşmak olması gerektiğini düşünür.Bu konuda Plotınos’aynı fikirdedir.Onun felsefesinde de insanın gayesi Bir’e ulaşmaktır.
“Mevlana düşünce biçimi, dini, bilimi, Allah sevgisini harmanlamış, sevgiyi her bir düşünce ve eyleminde insanı, sevgiyi ve dini merkeze almış, tüm bu unsurları yüzyıllardır eskimeyen bir biçime sokmuş, kitlelerin hala ona hayran olmasını ve onun yolundan gitmesini sağlamıştır.Tüm eserlerinde bu harmanı, tüm insanlığın anlayabileceği biçimde anlatmış, örneklerle güçlendirmiş, böylece tüm dünyada da benimsenmesini sağlamıştır. Yaşadığı coğrafyanın etnik çeşitliliğiyle bir kaynaşma ortamı yaratan Mevlana, böylece birkaç kültürü de bir araya getirmiştir.

Mevlana’nın felsefesini; az yemek, az konuşmak, az uyumak, şehvete önem vermemek, nefse hakim olmak, insandan gelen her türlü eziyete katlanmak, kötü insanlardan uzak durup, iyilerle birlikte olmak ve asla Allah’ın yasaklarına karşı gelmemek, Kuran ve peygamberin izinde gitmek şeklinde özetlene-
bilir.
mehmetgazi
mehmetgazi
Genel Koordinatör

Mesaj Sayısı : 206
Kayıt tarihi : 03/08/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz